Hakkımda

Ben Musa APAYDIN, 14 Aralık 1950 Kars'ta doğdum. İlköğretimimi Sarıkamış Erenler ilkokulu ve Sivas Halil Rıfat Paşa ilkokulunda, ortaöğrenimimi Sivas Demir ortaokulunda, Lise eğitimimi Eskişehir Atatürk Lisesinde tamamladım. Ardından TCDD'de 1 sene memurluk ve sonra ETİ Bozüyük'te işe başladım. 1981 yılında Mihriban hanımla hayatlarımızı birleştirdik. 2 çocuğum var, büyük oğlum Eskişehir Bahçeşehir Lisesinde Edebiyat bölümü zümre başkanı, küçük oğlum ise Pamukkale Üniversitesi Tıp fakültesinden mezun oldu. Bilecik’in Osmaneli ilçesinde doktorluk yaptıktan sonra Kalp ve Damar cerrahisi uzmanlık eğitimi için Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde asistanlık yapmakta.

Sayfamı ziyaret edenler

29 Aralık 2021 Çarşamba

Nâzım Hikmet Bütün Şiirleri

 Nâzım Hikmet

Bütün Şiirleri

Yapı Kredi Yayınları

2094 ( İkibindoksandört) sayfa

Basım Ekim 2019 - 17. Baskı

Nefis enfes bir kitap Nâzım’ın tüm şiirleri. Binlerce satır yüzlerce şiir.

Nâzım’ın çokça duyulan, şarkıları yapılan şiirlerinin yanında hiç duymadığımız şiirleri bu kitapta bir araya getirilmiş. 

Kerem Gibi, Mavi Gözlü Dev, Karıma Mektup, bizki İstanbul şehriniz, Akrep Gibisin  Kardeşim gibi şiirlerini değilde pek duymadığımız ve kendini anlattığı şiirini “ OTOBİYOGRAFİ” şiirini buraya alacağım.


1902 de doğdum

doğduğum şehre dönmedim birdahaki

geriye dönmeyi sevmem

üç yaşında Halep’te paşa torunluğu ettim

Ondokuzunda Moskova’da kominist öğlenciliği

kırk dokuzunda yine Moskova’da Tseka- Parti konuklusu

ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir 

                                                    ben ayrılıkların

kimi insan ezbere sayar yıldızların adını

                                                     ben hasretlerin

hapislerdede yattım büyük otellerde de 

açlık çektim açlık gırevi de içinde tutmadığım yemek yok gibidir

otuzumda aşılmamı istediler

kırk sekizimde barış madalyasının bana verilmesini 

                                                        verdiler de

otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu

elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Pırap’dan Havana’ya

Lenin’i görmedim nöbet tuttum tabutu başında 924’te

961’de ziyaret ettiğim Anıtkabir’i kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni

                                                           sökmedi

yıkılan putların altında ezilmedim

951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstünde ölümün

52’de çatlak bir yürekle dört ay bekledim ölümü 

sevdim kadınları deli gibi kıskandım

şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile

aldattım kadınlarımı

konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım

hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söylemedim

yalan söyledim başkasını üzmemek için 

           ama durup dururken+e yalan söyledim

bindim tirene uçağa otomobile 

çoğunluk bilemiyor

operaya gittim

            çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın

çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21’den beri

             camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye 

              ama kahve falına bastırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır

             Türkiye’mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha

yakalanmam da şart değil

başbakan falan olacağım yok

meraklısı da değilim bu işin 

bir de harbe gitmedim

sığınaklara da girmedim gece yarıları

yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında

ama sevdalandım altmışıma yakın

sözün kısası yoldaşlar

bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da 

                                              insanca yaşadım diyebilirim

ve ne kadar yaşarım 

                      başımdan neler geçer daha

                                                              kim bilir.

BU OTOBİYOGRAFİ 1961 YILI 11 EYLÜLÜNDE 

DOĞU BERLİN’DE YAZILDI.

Benim notum: şiirde noktalama hiç yok öyle tahmin ediyorum orjinali gibi alınmış  bende olduğu gibi aktardım. 2021 yılı okuduğum kitap sayısını azaltmasına rağmen sayfa sayısı çok oldu. Şiir okumak düz yazıdan daha zor, bazen dönüp birkaç kere okuduğun oluyor. 2021 Yılını Nâzım Hikmet okuyarak kapatmanın mutluluğu içindeyim. 

28 Aralık 2021 

ESKİŞEHİR


26 Kasım 2021 Cuma

M. Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları

 M. Kemal Atatürk’ün 

Karlsbad Hatıraları

Prof. Dr. Afetinan


Türk Tarih Kurumu- Ankara

Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı 

Basım yılı 1983   Sayfa sayısı 76

Bugün Çekya’da bulunan ve adı Karlovy Vary olan şehir.

Mustafa Kemal paşa 20 gün süren Almanya seyahati neticesi İstanbul’a döndü

Öten kısa bir süre sonra böbrek ağrıları nedeni  ile önce Viyana’ya daha sonra Karlsbad’a tedavi için gider.tercimasi olduğu 

1918 Temmuz ayını kapsayan toplam 5-6 defterden oluşan anılanıdır.

Kitap manevi kızlarında  Ayşe Afetinan tarafından tesadüfen bulunan defterlerin Atatürk’le Baraner gözden geçirilerek derlenmiştir. Kitap defterlerin bire bir tercümesi olduğu İçin ağır bir üsluba sahiptir. Gerek Osmanlıca gerekse Fransızca kelimeler bulunmaktadır. 

İyi okumalar dileğiyle

25 Kasım 2021/ Eskişehir

22 Kasım 2021 Pazartesi

Kayıp Tanrılar Ülkesi

 Kayıp


Tanrılar Ülkesi

Ahmet Ümit

Yapı Kredi Yayınları

Birinci Baskı Haziran 2021

502 sayfa

Kitabın yazımının  bitiş tarihi  22 Ocak 2020

Berlin Emniyet Müdürlüğünün gözü pek Türk kökenli başkomiseri Yıldız Karasu ve Yardımcısı Tobias Becker’in nedenleri İzmir Bergama ilçesine kadar dayanan seri cinayetler serisini çözümlemek için verdiği mücadelenin bir solukta okunan romanını yazmış, Ahmet Ümit. 

Bergama’dan Berlin’e işçi göçü ile gelen Ölmez Ailesi’nin büyük dedeleri Alman Pehlivan Cemal Ölmez’in çocukları ve torunlarının, başlarına gelen kötü olaylar Berlin, duvarın yıkılmadan önceki Doğu Berlin’i, duvardan sonraki Berlin, Ölmez ailesinin Bergama’ya uzanan yaşamlarını ve katilin peşine düşüp Bergama’ya kadar gelen Yıldız Karasu’nun Türkiye Emniyeti tarafından yanına görevlendirilen iki cevval Türk Emniyetinden Cinayet Masası  başkomiser ve yardımcısını okuyuculara bırakıyorum. 

Kitap Ahmet Ümit’ten polisiyeyi, arkeoloji  ve mitolojiyle harmanlayan usta 

İşi bir roman. Tabi Ahmet Ümit’in ustalığı tartışılmaz.

Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Sunağı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen  doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

Eline, gönlüne, gözüne ve beynine sağlık Ahmet Ümit

22 Kasım 2021

8 Kasım 2021 Pazartesi

HAZAN

 HAZAN

Ayşe Kulin

Birinci basım Temmuz 2021 ( yüzbin adet)

İkinci basım Eylül 2021

Everest Yayınları

326 sayfa 

Ayşe Kulin yine kendini yazmış. Kitabın isminden anlaşılacağı gibi “ HAZAN” dönemi. Yaşamının uzunca bir bölümünü kendine özgü üslubuyla kolay okunan ve hiç elinden bırakmayacak tarzda bir kitap. Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda bir dönem romanı. Gezdiği ülkeler, gezdiği şehirler ve başına gelen tatlı, komik  ve ilginç olaylar. 

Ben sizlere Kulin’in Macaristan’da yaşadığı olayı.  ve görseli çok güzel anlatmış, bende sizlere aktarayım. 

Macar çocuklarına Türk  kardeşlerini ve Türkiye’nin güzelliklerini anlattım. .....

Son günümüzde öğle yemeğine aramıza  Türkiye’den gelen genç bir grup katılmıştı.  İncecik kumral bir kız,  esmer toraman bir genç adam. Kim olduklarını bilmiyorum, büyük ihtimalle Almanya’da yaşayan genç Türk yazarıydı. ......

Otobüslerle konser mekanına götürüldük. ....Siyah fonda piyanoyu neden sonra gördüm. ....Piyanodaki solist, Tuluğ Tırpan! Kim ola ki. Adını hiç duymadığım bir piyanist. Meğer Almanya’da yaşıyormuş. ......

Birinci bölüm simsiyah sahnede bir ney sesiyle başladı. Karanlığın içinden perde perde yükseldi ezgi. Işık siyah zemine vurdu... yerde, kırmızı şalın altında bir şey vardı. .. o şey kımıldadı. .. bir kol uzandı şalın altından, bir baş, bir kol daha... çok yavaş hareketlerle bir can kıvranarak, çırpınarak  doğdu dünyamıza adeta ve elindeki şalı hiç bırakmadan, kâh ona sarılarak, kâh ona bürünerek onunla hemhal olarak, yavaşça ayaklandı, dönmeye başladı.... dönüyordu....dönüyordu.....  hiç durmadan, hiç yorulmadan, dünyamız gibi hem kendi yörüngesinde hamde görünmez bir yıldızın yörüngesinde dönüyordu.

Şal işaret parmağının ucunda göğe doğru yükseliyordu...

8 Kasım 2021

ESKİŞEHİR


25 Ekim 2021 Pazartesi

Putlar Yıkılırken

 Putlar Yıkılırken

Osman Balcıgil

Destek Yayınları 19.Baskı Şubat 2021

536 sayfa

Nâzım Hikmet bazı “putları yıkarken” ötekileri yapıyordu. Günü gelecek yaptığı putlar karşısına birer kâbus olarak dikilecekti. Nefes kesen bir dönem romanı.

Hiçbir kitapta karşılaşmadığıma “ özeti dahi yayınlanamaz” tümcesi olduğu İçin yalnız kitabın tanıtımını yapacağım.

Dönem romanı, Nâzım Hikmet, Ömer ve Leyla baş kahraman olan bir roman. Dönemi olaylar, Kişiler olarak çok güzel anlatmış. Ömer ve Leyla  karı koca olaylar 1930 yılının sonları ve 1945 li yıllar arasında geçer. Devletin İstanbul’da Emniyet Müdürlüğü olarak kullandığı Sansaryan Han’da antifaşist kişilere ve Leyla’ya yapılan işkenceleri çok güzel anlatmış. 

Osman Balcıgil’in kitaplarının çoğunu okudum ve okumaya devam edeceğim. Tavsiye edeceğim Nâzım’ı , Ömer’i , Leyla’yı okuyun.  Leyla’nın kızı Ümit’i tanıyın.  İyi okumalar. 

23 Ekim 2021

Eskişehir



14 Ekim 2021 Perşembe

SAPIENS

 SAPIENS

Hayvanlardan Tanrı’lara

İnsan Türünün Kısa Tarihi

Yuval Noah Harari 

Ellibirinci baskı Temmuz 2019

413 sayfa 

100 Bin yıl önce yeryüzünde en az altı farklı insan türü vardı. Günümüzde sadece Homo Sapıens  var. Diğerlerinin başına ne  geldi ve bize ne olacak?

Harari 70 bin yıl önce gerçekleşen bilişsel devrimle başlattığı kitabı muhteşem. 

Elimdeki kitap 51. Baskı. 

İnsanların geçtiğimiz 500 yılda biriktirdiği zenginlik memnunluk anlamına geldi mi? Tükenmez enerji kaynaklarının keşfi tükenmez mutluluk İçin yolumuzu açtı mı? 70 Bin yıl dünyayı daha yaşanacak bir yere dönüştürdü mü ? Bu ve bunun gibi birçok sorununun cevabı Harari  dört yüz on   sayfada anlatmış. 

70 bin yıl önce Homo Sapıens hâlâ Afrika’nın bir köşesinde kendi işi ile meşgul olan önemsiz bir hayvandı. İlerleyen bin yıllarda kendisini tüm gezegenin efendisi ve ekosistemin baş belasına çevirecek dönüşümü gerçekleştirdi. 

Harari kitabında  tarihçilerin soramadığı ve sormaya cesaret edemediği birçok konuyu kitabına almış. Harari  kitabının Hangi ülkede basılıyorsa kitapta o ülke ile ilgili konulara yer vermiş, zaman zaman İstanbul, İzmir, Anadolu  gibi terim ve olaylara rastlıyorsunuz. İyi okumalar

12 Ekim 2021 Eskişehir.


19 Eylül 2021 Pazar

Üvey Evlat

 Üvey Evlat

Tuluhan Tekelioğlu

Halk Kitabevi  200 sayfa 

2020 birinci basım.

Tuluhan  önceden yaptığı belgeseli kitap haline getirmiş. 

Türkiye’de  son yirmi yılda kendi gibi düşünmeyen, dünyaya kendileri gibi bakmayan herhangi bir insan bile onlar tarafından düşman ilan edilebiliyor. Çünkü varılabilmekte için düşman ya4atmaları gerekiyor. 

Bu düşmanlar genellikle sanatçılar, yazarlar tarafından seçiliyor. Sanatçı İçin her zaman nefes almak zordu. Türkiye’de son yirmi yılda Doha’da zorlaştı. 

Avrupa ve dünyada sanatçı her zaman el üstünde tutulan değeri bilinen kimsedir. Türkiye’nin güzel şeylere iyi şeylere, inceliklere ve sanata tahammülü yok. 

Tuluhan bu cendere içinde bulunan sanatçılarla söyleşi yapmış, kitabının son söyleşisini ise iftihar ettiğimiz memleketimizin Büyük Şehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’le yapmış.

Ben burada kitapta konuşan sanatçıların isim listesini yazayım. Siz listeyi görünce her şeyi anlayacaksınız.

Şebnem Sönmez. Oyuncu

Barış Atay                Oyuncu

Ahmet Ümit.   Yazar  

Arda Aktar Opera Solistleri Derneği Başkanı, opera sanatçısı

Levent Üzümcü oyuncu

Güvenç Dağüstün  müzisyen, opera sanatçısı

Defne Halman. Oyuncu, aktivist 

Genco Erkal  Tiyatro sanatçısı

Fazıl Say   Piyanist, besteci

Mehmet Aksoy. Heykeltıraş

Ertuğrul Günay eski AKP Kültür Bakanı

Mustafa Alabora. Tiyatro Sanatçısı

Müjdat Gezen  Tiyatro sanatçısı

Zülfü Livaneli  Yazar, müzisyen

Sunay Akın Yazar, şair, anlatıcı

Orçun Sünear.  Sataş reggae grubu solisti

Metin Uca. Anlatıcı

Yılmaz Büyükerşen  Eskişehir Büyük Şehir  Belediye Başkanı

Yukarıda isimleri yazılı sanatçılar ile yapılan söyleşileri okumanızı tavsiye ederim. Eline gönlüne sağlık Tuluhan Tekelioğlu İyi okumalar

18 Eylül 2021. ESKİŞEHİR


10 Eylül 2021 Cuma

Vali Bey

 VALİ BEY

Hem ağladım hem yazdım

Saygı Öztürk

Doğan Kitap

Birinci baskı Temmuz 2021

290 sayfa

Saygı Öztürk Ağabeyi Refik Arslan Öztürk’ü yazmış, kitaba ismini verdiği gibi hem ağlayıp hem yazmış. İnan’ın  okur olarakta ağlayarak sayfaları çeviriyorsunuz. Hukuk mezunu olan Vali Bey okurken Akşam gazetesinde spor bölümünde çalışmış ve çok güzel karikatür çizdiği için gazetesinde karikatürlerinde çıkmaktadır. 

Sonra devlete girmeye karar verir ve kaymakam olur birçok ilçede kaymakamlıktan sonra Bilecek, Niğde, Erzincan ve son olarak Manisa  valiliği yapmış ve birçok defa yılın valisi seçilmiştir. 

Neydi Saygı Öztürk’ün Vali Bey’i yazmasındaki neden

İşini iyi yapmayan memur ve çalışanlarına “ Arkadaşım, Türkiye’de milyonlarca insan benim veya senin yerinde olabilmek için can atıyor. Birimde verilen bu görevi layıkı ile yapmalıyız” diyerek nazikçe uyarırdı. 

Tayin olmadan önce gideceği yere kendisi ile şu bilgiler gider di. “ İnsanüstü bir vali geliyor. Devletinden çıkarlarını koruyan tasarrufu İst düzeyde tutan, halkla TEMA’sı seven, onların dertleri ile dertlenen bir vali geliyor” diye haber giderdi.

Kitabı okurken Vali Bey’in kendine özgü şeylerin tüm yöneticilere örnek olmasını isteyecek ve bekleyeceksiniz.

# Valilik konutundan elli adım ilerdeki makamına,  makam otosu yerine yürüyerek giderdi.

#  Makam kapısı daima açık ve her kesimden insanı bekletmeden kabul ederdi.

#  insanın ve işin küçümsenmeyeceğini belirtirdi.

#  Atıl bulunan devlet malını ekonomiye kazandırırdı.

#  Devlet malını deniz olmadığını, kim olursa olsun yedirmedi.

#  En büyük mülki amiri olmasına rağmen yalnız “ protokol” olarak temsil etmedi.

Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap alın, bulun okuyun çok güzel bir kitap ve “ vay be Türkiye’de böyle devlet adamı varmışdı” diyeceksiniz. 

10 Eylül 2021 

ESKİŞEHİR


30 Ağustos 2021 Pazartesi

Beyin Sizsiniz 3

 Beyin Sizsiniz 3

İnsanlığın Geleceği

584 sayfa

İsmail Hakkı Aydın

Girdap Yayınları

Birinci baskı: Eylül 2020

Gelecekle ilgili merak ettiğiniz ve daha önce hiç duymadığımız gelişmeler hatta aklımızın ucundan bile geçmeyecek tehlikeler.  Hepsi ve daha fazlası, İsmail Hakkı Aydın’ın ilk ikisini büyük zevkle okuduğum ve Beyin Sizsiniz kitaplarının üçüncü cildi. İnsanların geleceğine  bu günden hazırlıklı olmak İçin ne yapmamız gerektiğini kitabının sayfaları arasında sıralamış.

Kitabın büyük bir özetini yazmak mümkün değil ama bu kitabı her Türk insanının okumasını ve başucu kitabı gibi her an elin ulaşacağı yere koymalı.

Tarihe baktığımız zaman güç kimin elindeydi? Önce toprağı elinde bulunduranlardaydı, sonra endüstriyi elinde bulunduranların oldu, gelecekte ise veriyi elinde bulunduranların olacak. 

Hepimizin tanıdığı ve geçen yıllarda ülkemizde ziyaret eden İş İnsanı Elon Musk’ın oğlunun adı “X AE A-12” gürdüğünüz gibi robot ismi gibi Musk’a bu sorulduğunda “ Teknolojinin gelişmesiyle birlikte geleneksel dillerin modası geçecek” diye açıklıyor. 

Kitabında Aydın Hoca geleceğin olası mesleklerini özetlerken, aslında insanlığın geleceğinde özetlemiş. 

Büyük  veri uzmanları

..insan-makine etkileşimi tasarımcıları

İnsan ve kültür uzmanları

Dijital dönüşüm uzmanları

Daha merkezi teknisyenleri

Dijital duyu geliştirici

Rüzgar enerjisi teknisyeni

Hava kontrol mühendisleri 

Robot veya holografik avatar tasarımcıları

Kişisel veri düzenleyici

Dijital veri çöpçüsü

Sanal gerçeklik mimarı

Robot ve yapay zekâ terapisti

İklim düzenleyici

Giyilebilir teknoloji tasarımcıları 

Sanal öğretmen

alternatif enerji geliştiricisi

Kayıp tür canlandırıcı

Çocuk tasarımcısı

Dijital imaj danışmanı

Kişisel marka Yöneticisi

Kişisel içerik yazarı

Basitleştirme Uzmanı

Dro sürücüsü

Nostalji mimarı

Global hukuk tasarımcısı

Aktivist danışmanı

Sitogenetik doktoru

Tele-cerrah

Genetik danışmanı 

Kişisel eczacı

Yapay organ imalatçısı

Yaşam sonu terapisti

Hafıza geliştirme cerrahı

Kişisel film animatörü

Çöp tasarımcısı

İnanç danışmanı

Mutluluk tasarımcısı

Uzay turizm rehberi 

Uzay hukukçusu

Uzay kolonisi sosyoloğu

Asteroid madencisi

Uzay pratisyen Hekimi

Görüldüğü gibi insanı hayretler içinde bırakan ve çoğunu ilk defa duyduğumuz  kelime ve söylemler. Bu konular tekâmül ettikçe, insan kavramında değişecek.

Ne kadar cahil, o kadar yakın ve yetkili,

Ne kadar aciz, o kadar şanslı ve kudretli,

Ne kadar hırsız, o kadar zengin ve şerefli ,

Ne kadar zavallı, o kadar Mahir ve muteber,

Ne kadar bilgili, o kadar uzak ve yalnız OLMAMALI!

Aydın hocam eline, gönlüne, gözüne ve Beynine sağlık. 

HAYAL

Hayal edebiliyorsak başarabiliriz

Hayal  edebildiğimiz müddetçe, beynimizin gücü sonsuzdur.

Hayal beynin kabiliyetini gösterir.

Hayal gücü sonsuz olanın, beyin gücüde sonsuzdur.

Beynimizin gücü hayallerimizle sınırlıdır. 

İyi okumalar dileğiyle 

30 Ağustos 2021

ESKİŞEHİR


27 Temmuz 2021 Salı

Karanlık Oda

 KARANLIK ODA

Osman Balcıgil

Karaca yayınevi 11. Baskı 

Ağustos 2019

118 sayfa.

Tüm kitaplarını büyük bir zevkle okuduğum Balcıgil tabir yerindeyse yine döktürmüş. Celil’e,Suat Derviş, Afife Jale, En Hüzünlü Eylül kitaplarından sonra Karanlık Oda beni mest etti. 

Deniz Gezmiş ile Büyük Ada’da bir fotoğraf tabı yapılan karanlık odada söyleşileri. Deniz’in dününü o günü ve günümüz yorumunu karşılıklı söyleşi biçiminde okuyucuya sunmuş, Balcıgil.

Söyleşinin bir yerinden şöyle bir alıntı yapayım.

“ Yaşınınız  başınız neydi yavrum sizin” şeklindeki yaklaşımım, delikanlının yaktığı ışığın altında sönük kalıyor. 

Ülkenin, Denizlerin büyümesini, en azından orta yaşlı adamlar olmasını bekleyecek lüksü yok. 

Kaldı ki çok değil, kırk küsür sene önce, on deş yaşındaki  erkek çocuklarına bile sorumluluk yüklemiş üniforma giydirerek savaşmaya göndermiş bir ülke Türkiye.

Söz konusu vatan olunca yaş ve baş yerini ister istemez akıl ve yüreğe bırakmak zorunda kalıyor.

Bende herkesin bildiği bir konuyu tekrar tarihe not düşmek için yazıyorum. 

İdam kararı TBMM gelince 218 AP “ Adalet Partisi” milletvekili büyük tezerühatlar altında EVET oyu kullanıyor. CHP “ Cumhuriyet Halk Partisi” milletvekillerinden 28 milletvekili evet oyu veriyor. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit hayır oyu verenlerin içinde. 

Meclis kararını verince dosya CB Cevdet Sunay’a gönderildi oda anında imzalayıp Meclis’e gönderdi. 

Pavlov Picasso, Louis Aragon, Pablo Neruda, Samuel Beckett, Andre Malraux gibi bir çok aydın ve sanatçı Sunay’a dilekçe gönderdiyse de sonuç nafile.

Evet  yirmi iki bin değersiz imza.

27 Temmuz 2021

Dikili /İzmir.


25 Temmuz 2021 Pazar

Maden Savaşları

 


Maden Savaşları

Prof. Dr. Doğan Aydan

Dünyanın Kara Talihi

Motto yayınları 170 sayfa

Aydan Dalkıran nida çocuk k donanımlı ve etkin biri mesleği de  Maden Jeoloji Yüksek Mühendisi. Madenle ilgili tarihte bir yolculuk yaptıktan sonra  yakın tarih 1900 yılların başından itibaren Afrika kıtasında emperyalistlerin bir avuç para İçin yerli ve siyahi halka yaptıklarını okurken insanın tüyleri diken diken oluyor. 

Afrika’da bulunan  Kongo, Tutsi ve Hutu savaşlarını, Angola, Namibya, Zambia, Zimbabwe, Botsvana’ gibi ülkelerde maden için yapılan insanlık dışı olayları ibretle okuyacaksınız. 

Kitapta ilginç bir konuda yorumu okuyucuya bırakıp Afrika ülkelerinde eş zamanlı başlayan ve “ bu kadar tesadüf olamaz” diyeceğin konu AIDS Hastalığının yayılışı ve 25 milyon kişinin ölümünü Aysal Hoca çok güzel 

işlemiş. 

Kitabın ikinci bölümünü ülkemize ayırmış ve ülkemizde altın, doğalgaz, krom, bor gibi madenlerin işlenmesi , çıkarılması, ruhsatlandırılmışım konularını, altın madeni çıkarılmasında kullanılan siyanür gibi zehirli kimyasalların açıklamalarını çok güzel işlemiş. Ben Yinede bir örnekleme yapayım ülkemizde yılda 300.000 ton siyanür kullanılır ve bunu yanlış %1 altın üretiminde kullanılıyormuş. 

25 Temmuz 2021

Dikili/ İzmir

18 Temmuz 2021 Pazar

Balıkçı ve Oğlu

 Balıkçı Ve Oğlu

Livaneli

İnkılap Yayınevi

135 sayfa

21. Baskı 2021 

Usta edebiyatçı Livaneli  “ Balıkçı Ve Oğlu” ile sn yılların en can yakıcı ve büyük dramı  “ göçmenliği” anlatıyor. Balıkçı Mustafa , Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor.  

Roman Ege’nin sakin sularında geçiyor. Kendi halinde Balıkçı Mustafa’nın ve ailesinin hikayesi ile o sakin sular kabarıyor, memleket meselesi ile o sakin sular kabarıyor ve fırtınaya dönüşüyor. Romanda Mustafa ve Mesude’nin  çocukları Deniz’i deniz alıyor...Sonra denizden gelen başka hayatlar bir oluyor. 

Bu hissi tatmak ve anlamak İçin Livaneli’nin bu masal tadında kitabını okuyun. Romanda Mustafa ve Mesude’yi tanıyoruz, onların derdi okurun derdi oluyor.

Deniz ekmek kapısı, deniz hayat, deniz sevgili, deniz zalim, deniz suskun, deniz sevecen, deniz öfkeli, romandaki tasvirler ve betimlemeler okuru zamanın içine çekiyor.

18 Temmuz 2021

Dikili


11 Temmuz 2021 Pazar

100. Yılında İnönü Savaşları

 100. Yılında 

İnönü Savaşları

Şaduman Halıcı

Mehmet Alkanalka

Resimleyen Selçuk Ören

İstanbul Büyükşehir Belediyesi  Kültür AŞ.

Birinci Baskı, Mart 2021 

400 sayfa

2021 Yılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’nun sunuş yazısı ile başlayan bu değerli eser şimdiye kadar okuduğum kitapların içinde ilk sırayı alan olarak hatırlayacağım. Kitabın her sayfası her satırı sanki içinde yaşatıyor gibi insanı içine çekiyor. 

İnönü savaşlarını gün gün saat saat anlatan ve kitabın sonunda başta İsmet Paşanın  ve o günkü değerli komutanlarının anılarından alıntılar yer almış.

Kitaptaki resim ve fotoğraflar ayrı bir renk katmış bu eşsiz esere.

1 Nisan 1921 yılında Metris tepe’nin üzerinden Mustafa Kemal’e çektiği telgrafı ve Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in İsmet Paşa’ya tarihi cevabını bu eşsiz eserin özeti olarak sizlere sunacağım.

“ Cephenin iki yanından mukabil taarruzlarımız inkişaf ederken,  ben tekrar cephenin sağ cenahına geçmiş, muharebeyi buradan idare ediyordum. Akşam saat 18.30’da Ankara’ya şu telgrafı çektim.

‘Saat 18, dakika 30’da Metristepe’den gördüğüm vaziyet: Gündüzbey şimalinde, sabahtan beri sebat eden ve dümdar ( artçı) olması muhtemel bulunan bir düşman müfrezesi, sağ cenah grubunun taarruzu ile gayri muntazam çekiliyor. Yakından takip ediliyor. Hamidiye istikametinde temas ve faaliyet yok, Bozüyük yanıyor. Düşman, binlerce maktulleriyle doldurduğu muharebe meydanının silahlarımıza terk etmiştir.

Garp Cephesi Kumandanı İsmet”

1 Nisan Mustafa Kemal Paşa’nın  cevabı;

“İnönü  Muharebe Meydanında Metristepe’de Garp Cephesi Kumandanı ve Büyük Erkânıharbiye Reisi İsmet Paşa’ya 

Büyük tarihi alemde sizin İnönü Meydan Muharebelerinde deruhte ettiğiniz vazife kadar ağır bir vazife kadar ağır bir vazife deruhte etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin İstiklal ve hayatı dahiyane idareniz altında Şerefle vazifelerini gören Kuman’da ve silah arkadaşlarınızın kalp ve hamiyetine büyük emniyetle istinat ediyordu. 

Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makûs talihinizde yendiniz.

İstila altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan bugün müntehalarına kadar zaferlerinizi tespit ediyor. Düşmanın hırsı istilası azim ve hamiyetinizin Yalçın kayalarına çarparak hurdahaş oldu. 

Namınızı,tarihin Kitabei mefahirine kaydeden ve bütün milleti hakkınızda ebedi minnet ve Şükrana sevk eden büyük gaza ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde durduğunuz tepenin size binlerce düşman ölüleri ile dolu bir meydanı Şerefle seyrettirdiği kadar milletimizin ve kendiniz için şaşaayı itila ile dolu bir ufku istikbale  de nazır ve hâkim olduğunu söylemek isterim. 

Büyük Millet Meclisi Reis-i

Mustafa Kemal”




ÖTEKİLEŞTİRME

 ÖTEKİLEŞTİRME

Veysi DÜNDAR

Halk Kitabevi

2020 Basım yılı 

228 sayfa

Dündar, daha önce yazdığı makalelerden derlediği 72 makaleyi kitaplaştırmış. Kitabın arka kapağında, kitap hakkında Uğur Dündar, Ayşenur Arslan, Sedef Kabaş  ve Can Ataklı görüşlerini bildirmiş. Bu bile kitabın önemini belirliyor. 

Ben kitaptaki makalelerden biri olan “ Pop Star İmam ya da Hafız” adlı makaleden alıntı yapacağım.

“...Müslümanlar, Kur’an’ı sözde güzel okumak İçin gösterdikleri çabanın onda birini bile onu doğru anlamak İçin göstermediler. Sonuçta Kur’an, haşa müzikal bir malzeme derecesine çekildi. Ses güzelliği sergilemek için yapılan gösterilerde güfte olarak kullanıldı. ...Çok imam ve hoca arkadaşım var kur’an okumaya gittiği bir yerden ücret veya hadiye almadan döndüğünü görmedim. Oysa Maide 44’te  ‘’ Artık insanlardan korkmayın benden korkun ve ayetlerimi az bir değer karşılığında satmayın’’ buyrulur. 

Bu yarışmanın eğitici tarafı kanaatimce yoktur. Güzel okuyucu seslerin güzelliği ve anlık etkisi söz konusudur. Bu arada kuruldaki hocaların ne kadar ücret aldıkları da işin magazin yönü. Fahiş bir rakam ise şayet; Maide Suresine aykırı hareket edilmiş olur.” 

Devlet Tekevizyonu “TRT” 2019-20-21 yıllarında Ramazan boyunca Kur’an güzel okuma yarışması düzenledi ve bu konu ile ilgili yazdığı makaledir. 

3 Temmuz 2021

ESKİŞEHİR



22 Haziran 2021 Salı

Zeytin Ağacı

 Zeytin Ağacı

Tarihin en eski örgütü

Sina Eskicioğlu

Halk Kitabevi. 2020

296 sayfa

Eskicioğlu’nun okuduğum ikinci kitabı. Kitabın başında ithafı ile başlayayım.

“Her geçen gün anormalleşsen dünyada, normal kalmaya çalışan insanlara ithaf edilmiştir.”

İzmir’in Urla ilçesinde lokanta işleten Selim Katipoğlu “Selim Usta” çevresinde geçen Ahmet, Thomas, Topraksu, Safiye ve bizim bildiğimiz HIZIR . Selim us5a bilmesede  gizli bir örgütün içindedir. Bu örgütü kendileri şöyle tanımlamaktadır.

“ İnsan doğasına uygun, normal, bütün insanlığın mutlu olması İçin çalışmalar 

yapan, geniş kapsamlı bir teşkilat.” 

İzmir, Ankara ve Almanya’da geçen biraz hikayemsi, biraz fantastik güzel bir roman. Örgütü çok eski zamanlara kadar götüren ve bu örgütün hedeflerini, hiyerarşik yapısını, mali kaynaklarını okuyucunun dikkatine sünüyor.

Kitap otuz bölüm halinde meydana getirilmiş ve her bölüm başına zeytin ile ilgili bir söz yazmış. Bende bu otuz sözden birkaçını yazıma alayım.

Zeytin Ağacı kökleri ezelde, dalları ebedde olan ölümsüz bir ağaçtır.

Medeniyet, yeniden, zeytin ağacı ile başladığından o bir hayat ağacıdır.

Zeytin Ağacı başkaları nasıl ister diye  değil, kendi nasıl istiyorsa öyle yaşayan başına buyruk bir ağaçtır.

Zeytin Ağacı, kaos yerine sükuneti, savaş yerine barışı tercih eden bir emniyet ağacıdır.

18 Haziran 2020

ESKİŞEHİR


9 Haziran 2021 Çarşamba

Siz Yürürken Ben Yatarken Yazıyorum

 SİZ YÜRÜRKEN

BEN YATARKEN

YAZI-YORUM

ENİS BERBEROĞLU

Halk Kitabevi yayınları

2017 Birinci baskı 342 sayfa

Berberoğlu Mit tırları ile tutuklanması ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nun Adelet Yürüyüşü ile başlayan cezaevi yazıları diyeceğim kitabı 15 Haziran 2017 tarihinde başlayıp ara ara kısa kesintiler versene 14 Ağustos 2017. tarihinde bitirmiş. Kitap içeriden dışarıya bakış, geçmiş olaylar, anılar konuları belirlemiş.  Ben kitabın özetini çıkaracapk değilim, lakin kitabın son bölümü olan “ Yazı- Yorum” bölümünden bir makale alacağım bu makalede kitabın son sayfaları.

14 Ağustos 2017

Siyaset yazıları

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ

VEYA YENİ PARTİ

Adalet Kalkınma Partisi Genel Başkanı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisine bir döndü, pir döndü.

Her hafta birkaç il geziyor, genellikle akşam saatlerinde partilileri ve TV’leri toplayarak, daldan dala her konuda fikir beyan ediyor.

Artık hangi lafı partili sıfatı ile, hangisini Cumhurbaşkanı şapkası ile ediyor. Ayırmak, anlamak hakikaten çok zor.

Bu uzun konuşmalardan zaman zaman bende nasibimi alıyorum. Ama asıl Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticilerine sarf ettiği ağır ifadeler dikkatimi çekiyor. Kullandığı tabirlere bir bakın. 

Parti için “ Metal Yorgunu” diyor.

Yani her an yere çakılacak çürük uçağa benzetiyor Kurdoğlu partiyi. Yöneticilere  daha ağır yükleniyor.

“ Yolunu kaybetmişler”

“Defolular”

“Fireler”

“Deformeler”

Sanki rakip partiden söz ediyor gibi.

Oysa baktığımızda bu parti örgütü; 

- Bir işareti ile Ahmet Davutoğlu’nu Genel Başkan  seçti.

- Bir başka işareti ile Davutoğlu’nu devirdi

- Seçtiği son Başbakanı, Başkanlık rejimine kurban verdi. Örnekleri saymakla bitmez. Ama Genel Başkan’ın gözüne girmek için yetmiyor.

Acaba diyorum derdi başka mı?

Partiyi gözden çıkardı da yeni bir parti kurmaya mı uğraşıyor?

Çünkü malumdur Tayyip Erdoğan gittikçe yalnızlaşıyor. Kararlarını tek başına vermeye alışıyor. O yüzden kendisini hala  partisini yeniliyorum sanabilir.

Ama dışarıdan bakıldığında hiç öyle gözükmüyor. Daha çok Adalet Ve Kalkınma Partisi’nin yerine bir yenisinin kuruluş çalışmalarına benziyor. İyi okumalar.

7 Haziran 2021

Eskişehir


27 Mayıs 2021 Perşembe

Katar İstanbul

 Katar  “kanal” İstanbul

Çılgın Bir Kanal Hikayesi

Sinan Eskicioğlu

Halk Kitapevi 2020

208 Sayfa

1974 İzmir Doğumlu Sinan Eskicioğlu  İlahiyat Fakültesi mezunu ve Almanya’da “Sosyal İşler ve Yöneticilik Bölmünde eğitim aldı. 

2021 Yılında Türkiye’nin durumu: İşsizlik,eğitim ve sağlık imkanlarının kötüleşmesi, ekonomik kriz, artan intiharlar, boşanmalar, kadın ve çocuk tacizleri, cinayetler, yapılan usülsüzlükler, yolsuzluklar, adaletsizlikler birden gündemden düşürülerek, herkesi ilgilendiren ama dar bir çevrenin detaylarını bildiği, istifade ettiği Kanal İstanbul Projesi kamuoyunun önüne kondu.

Kanal İstanbul ile ilgili ezberleri bozan ve tüm konuları belge ve bilgisi ile kitabına alan Sinan Eskicioğlu’nun kitabı okunmaya değer.

Bende kitaptan aklımda kalanları sizlerle paylaşayım.

30 kilometre olan İstanbul Boğazına altarnatif kanal İstanbul. İstanbul Boğaz’ı  30 kilometre Kanal İstanbul 45 kilometre, Marmara’dan, Karadeniz’e 45 dakikada giden bir gemi Kanal İstanbul’dan 4 saatte geçecek .“ çünkü akıntı güçlü” Boğaz’ın Ender yeri 720 metre, Kanal’ın en geniş yeri 150 metre. Kanalı derinliği 25 metre, büyük petrol taşıyan tankerlerin dolu ilken suya batan kısmı 25-30 metre yani kanaldan geçmesi mümkün değil. Kanalın yapımında çıkacak hafriyatı on bin sarı kamyon 24 saat çalışma sistemi ile 4 yılda bitirecek. Tabi bu kamyonların yaratacağı emisyon ve trafik sorunu çok büyük problem. Çıkan hafriyatı İstanbul’un üç ilçesine dökecek okurlarsa o üç ilçe on katlı apartman büyüklüğünde yükselecek. Karadeniz’e dolgu olarak   döküleceğini söylüyorlar; yayınlanan ÇED raporlarında denizin bu dolgu ile önceden yapılan bir işlem yok. “ Deniz tabanının hazırlanması ile” İstanbul’un yıllık hafriyatı belli sırf Kanaldan çıkan hafriyat İstanbul’un 50 yıllık miktarı. Kanal’ın yapımı ile meydana gelen tatlı su baraj ve göllerinde İstanbul’un su ihtiyacının % 29 u yok oluyor. Kanal ile meydana gelen adada bir milyon ikiyüzbin yeni insan demek, kanal ile meydana &elen adada 8 milyon insan yaşaması demek.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletler Arası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Der.Bahadır Erdem’e göre Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında İstanbul Boğazı’ndan geçiş hakkı olan gemilerin ücret ödeyerek

19 Mayıs 2021 Çarşamba

Pusula


 PUSULA

Yakın Tarih İçin

Sinan Meydan

İnkılap Yaınevi 24. Basım 2021  376 sayfa

Sinan meydan  “Yakın Tarih İçin Pusula” 2019, 2020 yıllarında Söz ü Gazetesinde yazdığı yazılardan 49 adedini “Pusula” kitabına almış ve bu 49 makale Türk insanı için tam bir pusula olmuştur. 

Atatürk’ün Samsun’a gitmesi ile başlayan makaleler dizisi, Sözde Ermeni kıyımını tanıyan padişah, Türk İngiliz Savaşı, Lozan Anlaşmadı ile elde ettiğimiz kazanımlarla ilgili makaleler, Halifelik, Ayasofya, Kıbrıs ile ilgili makaleler gibi onlarca “49” makalesini sığdırdığı kitabını bir solukta okuyacaksınız. “ ben öyle yaptım” kitaptan  Menderes ve Celal Bayar dönemi olan 1950-60 yıllarında ABD  ve Türkiye arasında yapılan sözleşmeler ile ilgi makalesinden bir bölüm aktaracağım. 

ABD’ye Tam Bağımlılık Yılları: DP Dönemi

1950 ile yıllarda Amerika’ya tam bağımlı hale geldi. 25 Haziran 1950 yılında Amerika’ya yaranmak için Meclis’e sormadan Kore savaşına asker yolladı. 

18 Şubat 1952 yılımda ABD’nin önerisi ile NATO ‘ya alındı. 1952 yılında ABD Başkanı Eisenhower Türkiye’yi ziya4et etti. 17-25 Ocak 1954’de Bayar, 30 Mayıs 4 Haziran tarihlerinde Menderes ABD’ni ziya4et etti. 5 Mart 1955 tarihinde   Adana İncirlik Üssü inşaası bitti. İncirlik Üssü Menderes’in mirasıdır.

9 Aralık 1957 de güdümlü füzeleri, 1959 da da orta menzilli balistik füzeler yerleştirildi. 

DP Dönemide ABD çok geniş ayrıcalıklar verildi. Bazıları meclis onayından geçmeyen 55 ikili anlaşma imzalandı. Bunların en önemlisi 1959 yılında Dış İşleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu’nun ABD Dış İşleri Bakanı Dulles ile imzaladığı “ Ana Mukaveledir” Meclis bu anlaşmadan 14 ay sonra tesadüfen haberdar olmuştur.

DP döneminde ABD tam bağımlı olan Türkiye mazlum milletleri hep yalnız bırakıp, batılı ülkelerin yanında yer almıştır. ..... İyi okumalar. 

18 Mayıs 2021

Eskişehir

13 Mayıs 2021 Perşembe

Kur’an-ı Kerim

 KUR’AN-I KERİM 

MEÂLİ

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları

Baskı 2006 Ankara 10. Baskı

Bu seneki okumamda Kur’an-ı Kerim’in içersinde  ŞEYTANLA İlgili bazı ayetleri alacağım.

Bakara Sûresi 168 ve 169 ayetleri

“ Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.

O size ancak kötülüğü hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.

Bakara Sûresi 208. Ayet

“ Ey iman edenle! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe ( İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.

Bakara Sûresi 268. Ayet

“ Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayasızlığı emreder.........”

Nisâ  Sûresi 76. ayet

“ iman edenle, Allah yolunda savaşırlar. İnkar edenlerde tâgût yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

Nisâ Sûresi 117- 118- 119- 120. Ayetler

“ onlar Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Halbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadır.

Allah, o şeytana lanet etti ve o da ‘Andolsun ki senin kullarından belirli bir pay alacağım’ dedi.

.....  Kim Allah’ı bırakıpta şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.

Mâide Sûresi 91. Ayet

“Şeytan içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçmiyormusunuz 

En-Âm Sûresi 43. Ayet

“ Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya... Fakat ( onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytanda yapmakta olduklarını zaten onlara  süslü göstermişti.

A’Raf Süresi 16-17 Ayetleri

“Şeytan dedi ki: (Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki bende onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerine elbette oturacağım.

Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden,arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.”

Nahl Süresi 98-99-100. Sûreler

“ Kur’an okuduğun zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

Gerçek şu ki; şeytanın inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerine bir hakimiyeti yoktur.

Şeytanın hâkimiyeti  sadece onu dost edinenler  ve Allah’a ortak koşanlar üzerinedir.”

İsrâ Sûresi 27. Ayet

“çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşlerdir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.”

Hac Sûresi 52. Ayet

“Senden önce hiçbir Resul ne nebi göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman Şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah şeytanın vesvesesini giderir........”

Fussiliyet Sûresi 36. Ayet

“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Haşr Sûresi 16. Ayet

Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana ‘inkar et’ der; insan inkar edinceye şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım der.

Tabi her sene  olduğu gibi kur’an-ı Kerim’in yasak ettiği konuları sıralayalım.

Şirk koşma

İnsan öldürme

Zina yapma

Çalma

Yalan söyleme

İftira atma

Gıybet etme

Adaletsizlik yapma

Rüşvet alıp verme

Adam kayırma

 Kibirlenme

İyiliği başa kakma

Kötü söz söyleme

Zorla din dayatma

Haset etme

Emanete ihanet etme

Cimri ve savurgan olma

Yalan şahitlik etme

Gösteriş yapma

Kin tutma

Yetime, öksüze zulüm etme

Kötü söz söyleme

Ölçüde tartıda hile yapma

İçki içme kumar oynama

Fal, büyü ile uğraşma

Faiz alıp verme

Ana ve babaya öf bile deme

11 Mayıs 2021

Eskişehir- iyi okumalar.


10 Mayıs 2021 Pazartesi

Dünden Çok, Yarından Az

 Dünden Çok

Yarından Az

Yusuf Ergüven

Şiirler

Halk Kitabevi Yayınları

160 sayfa 2019

Bir şiir kitabı, ilginç bir kitap, yüzlerce şiir. Sekiz bölümde toplamış. İlginçliği şiirlerin hiçbirinde noktalama yapmamış. Tabi özet mümkün değil ama alalade bir sayfa çevirip bir şiirini yazayım.

Sanki natürmort durgularımızın 

Pastel hatıralarıydı

Ayla beraber çektirdiğimiz fotoğraflar

Ve bir kaybediş öyküsüydü

Bizimkisi.

Yarını dünden düzenekli 

Bir yaprak kıpırtısı 

Sızlattı içimizi

Bir rüzgar kıvırdı

Hasretimizi 

Vay....

Nasıl güneşi yansıtınıyordu 

Ama ay

Kadın

Oysa ben hep ışığını yansıttım.

Sen bilemedin

Hep ardımda kaldın.

#natürmort

7 Mayıs 2021

Eskişehir

İyi okumalar.


26 Nisan 2021 Pazartesi

Ötekiler

 ÖTEKİLER

Tuncay ÖZKAN

Halk Kitapevi

Birinci baskı 2020

171 sayfa

Tuncay Özkan Silivri Zindanlarında dönemsel adı ile FETÖ Kumpası ile tutsak yatarken tanıştığı ve hayatını roman tadında kaleme aldığı Hüseyin YANÇ’ın hayatı.

Ötekiler’de geçen olaylar, yerler ve Kişiler gerçek. Özkan’ın belirttiğine göre bazı adlar, olaylar ve tarihler halen hayatta olan kişilerin acılarını büyütmemek veya yaralarını kanatmamak adına Özkan tarafından değiştirilmiş.

Hüseyin PKK ‘da adı Rızgar kod adı kendi Zaza Rızgar Zazaca kurtuluş demekmiş. Hüseyin Dersimin Şığso Köyünde babasız doğmuş, o doğmadan babası ölmüş. Köyüne gelen  gelen komşusu Devrimci Mustafa Hüseyin’i TDKP militanı yapar. Bunla başlayan serüveni  hapishane, hapishaneden kaçış  PKK’ya katılış teslim olma yine hapis ve Hüseyin PKK da ilken çatışmalar, ve dağlarda geçen insanlık dışı yaşam. Parmaksız Zeki Denen PKK komutanının emrindeki militanlara yaptığı insanlık dışı uygulamaları hayretle okuyacaksınız. 

Dağlarda geçen zorlu yıllar, kadınlar, silah, ölüm Hüseyin hep bunların içinde . Hüseyin Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim olur. İstanbul; Yuva karar baba olur ve Türkiye’nin başına bela olan FETÖ ile tanışır ve Ergenekon’dan içeri alınır. Tavsiye ederim bulun okuyun Tuncay Özkan bir insan hikayesini bu kadar güzel anlatmış. Hani derler ya “ bu bu kadar güzel anlatılır.”

26 NİSAN 2021

ESKİŞEHİR


23 Nisan 2021 Cuma

Mor Cepken


 Mor Cepken

Osman Şahin

2.Baskı 94 sayfa  2019

Osman Şahin’in dört hikayesinin yer aldığı Mor Cepken kitapta ilk hikaye.

İkinci: İkiz Körler, Üçüncü: cinayet canlandırması, dördüncü ise Anafartalar kurşunları. 

Bu kitapla ilgili değişik bir şey yapıp kitaptaki hikayeler  değilde kitabın yazarını tanıtacağım. Öncelikle kitaptaki yazarın tanıtımını okurken kendimden utandım. Şöyleki daha önce hiçbir kitabını okumadım ve Osman Şahin’i tanımıyordum. 

OSMAN ŞAHİN, 1940 yılında Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Aslanköyde doğdu. Diyarbakır Dicle Köy Enstitüsü ve ardından Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitim bölümünü bitirip, Urfa, Malatya, İzmir, İstanbul liselerinde öğretmenlik yaptı. 12 Eylül darbesi ile sürgün edilerek emekli olmak zorunda kaldı. Bir kitap eleştirisi yüzünden 18 ay hapis yattı. 

Kırmızı Yel kitabı ile 1971 TRT Büyük ödülünü aldı.

Ağız İçinde Dil Gibi kitabı ile Nevzat Üstün öykü ödülünü aldı.

Selam Ateşleri ile 1992 Ömer Seyfettin öykü ödülünü aldı.

Mahşer ile 1998, Ölüm Oyunları ile 2003 Yunus Nadir öykü ödüllerini aldı.

1997 Ankara Film Festivalinde Aziz Nesin emek onur ödülünü aldı.

1999 Antalya  Altın PortakalFilm Festivalinde Yaşam Boyu onur ödülü,

1999 Troya Folklor Araştırmaları Derneği yılın edebiyat ödülü.

2007 Mersin Kraliçe Aba ödülü ve Mersin Kenti Edebiyat ödülü.

Pek çok öyküsü İsviçre, Polonya, Macaristan, Almanya, Fransa, Hollanda ve Slovenya’da yayınlandı. 13 seçme öyküsü Tales From Tauros adıyla İngilizce ve Çince üç öyküsü Güney Kore’de yayınlandı. 

BUGÜNE DEK 23 ÖYKÜSÜ FİLME ALINDI. FİLMLER YURİÇİ VE YURT DIŞINDA TÜRK SİNEMASINA 30 DAN FAZLA ÖDÜL KAZANDIRDI.İYİ OKUMALAR.

22 NİSAN 2021

ESKİŞEHİR

20 Nisan 2021 Salı

En Hüzünlü Eylül


 En Hüzünlü Eylül

Osman Balcıgil

20 Baskı Ekim 2020

455 Sayfa.

İstanbul’da hiçbir Eylül 1955’inki  kadar hüzünlü olmayacaktı. 

Kadim kent “talih”ine Suzan’ı da ortak edecekti üstelik.

Devletin kirli insanları ile 1955 yılında Kıbrıs olaylarını ve Selanik’te Atatürk’ün Evi bombalandı yalanını bahane ederek İstanbul’da  başta Rum kökenliler olmak üzere  Ermenilere yapılan gayri insani zulümü hiç bu kadar güzel bir üslupla anlatılamazdı. Ellerine, gönlüne, gözüne sağlık Balcıgil. Eserlerinin büyük bir bölümünü okuduğum Balcıgil genellikle eserlerinde dönem eseri olarakta bakılmalıdır. Size bir örnek vereyim;   1950 yıllarında çok sayıda Rum gazetesi yayınlanırdı. Osmanlı döneminde okuyucuyla buluşan Rumca yayın yapan gazete ve dergi dayısı 248 adetti. Cumhuriyet döneminde bu sayı 52 ye düştü. Günümüzde Rumca yayın yapan gazete gazete sayısı ikidir. Apoyevmatini ve İho bu gazetelerden, en çok satanın tirajı sadece 500.

Balcıgil kitabında 1950-1960 yılları arası Demokrat Parti dönemini ve 6/7 Eylül olaylarını İstanbul Valiliği emrinde bizzat valinin Asistanı olarak çalışan Suzan , Ailesi, Komşuları “ Adadan” Rum ailesi ve bu ailenin oğlu Yorgo ile olan aşk hikayesini merak ediyorsanız muhakkak tavsiye edeceğim bir kitap. Peki ne oldu 6/7 Eylül olaylarında?

Türk Gazetelerine göre 11 Rum vatandaşı öldürüldü.

Yunanistan kaynaklarına göre 15

Resmî makamlara göre yaralı sayısı 30

 Başka ülkelerinin Türkiye’ temsilcilerine göre 300 ü aşıyor.

Tecavüze uğrayıp hastanelere başvuranlar ve utanıpta başvurmayanlar dahil sayı 400 olduğu söyleniyor.

Olaylarda 4214 ev tahrip edildi.

1004 işyeri yağmalandı.

73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul kısmen ya da tamamen tahrip edildi, yakıldı. 

Yani 6/7 Eylül olayları ile Türkiye’de bir kültür yok oldu. 

Bu utançla yüzleşmediğimiz için ve gerçek suçluları bulup adelet önüne çıkarılmadığı için 1978 Maraş’ da 120 

1980 de Çorum’da 57

1993 de Sivas Madımak Otelinde 33 Alevi yurttaş öldürüldü, diri diri yakıldı. 

İşin ilginç yanı o tarihte İstanbul’da ikamet ediyoruz ve bu olayın yankılarını evimizdeki konuşmaları dahada çok yağma olayını hatırlıyorum.

 19 Nisa’n 2031

ESKİŞEHİR

9 Nisan 2021 Cuma

Hitler Almanyası’nda Berlin Sefirliği

 Hitler Almanyası’nda Berlin Sefirliği Hatıralarım

(1939-1942)

R.Hüsrev Gerede

Hazırlayan Hulûsi Turgut

İş Bankası Kültür Yayınları

Birinci basım Eylül 2020

740 sayfa

Yurt dışında Aziz vatanımıza yaptığı nacizhane hizmetlerini özellikle savaş sırasında hava saldırıları altındaki Berlin’de geçen çok çetin ve nazik siyasi görevini anlattığı kitap yediyüz sayfa olmasına karşın bir solukta okunuyor. 

Görevi sırasında gerek Almanya’da gerekse Avrupa’da olan olayları bir istihbaratçı titizliği ile Türk dışışlerine gerek  özel kurye gerekse şifre ile ülkeye yolluyordu. Almanya’da gerek Alman Brokrasisi gerekse Hitler ve çevresi tarafından çok sevilmekte ve sıkı arkadaşlık, dostluk içersinde geçen üç yıl. 

Savaş döneminde Türkiye’nin tarafsız kalması, Almanya ile ticaretin artarak devam etmesi için canla, başla çalışmış.

Savaş döneminde Almanya bir tarafta halkın musikiye bağlılığını ve konserleri kadın, erkek birlikte eğlenme ve dinleme, diğer taraftan hava Ordusunun göklerde, kara Ordusunun yerlerde kahramanca dövüşmesinini seyrederken; içte nazilerin kabalıklarını ve gaddarlıklarını hayretle gözlemlemiştir. 

Gerek Gerede’nin bu kitabı olsun gerek okuduğum başka kitaplarda Atatürk’e yakın kişilerin ve kamuda görevli kişileri ilk yıllarda olmasada zamanla onları pasifize etmişlerdir. Gerede izinli olarak geldiği Ankara’da üç ay geri gönderilmemiş sonunda akıbetini Alman Dış İşleri sorunca göndermek zorunda kalmışlar.

1939  İnsanların  üzerine kabus gibi çöken İkinci dünya savaşı başladıktan iki gün sonra Japonya’dan Berlin’e gelmiş ve 27 Temmuz 1942 günü ülkeye dönmüştür. Dört yıl yedi ay uyduruk bir görevle tutulmuş hiçbir iş yaptırılmamış ve geçim zorluğu, evlat acısı zorlu yıllar. İnönü’nün ilgisiz tutumu çok güzel bir dönem kitabı. 

Gerede’nin o yıllarda tuttuğu notlardan yola çıkarak 1960 yılında kaleme aldığı ve aile arşivinden fotoğraflarla zenginleşmiş güzel bir eser. İkinci Dünya Savaşındaki dış politika açısından okuyucuya oldukça düzgün ve doğru malumat vermiştir.

Gerek Osmanlı’da gerek Cumhuriyette  aldığı görevler.

1912 Balkan Savaşında 7. TEMA’n kurmay başkanı

1913 Atina Askaeri ateşeliği

1914 Birinci dünya savaşından önce Genel Kurmayda görev.

1914-1917 Kazım Karabekir Paşa komutasında Kafkas Ordusu Harekât Ordu kurmay başkanı.1915 Trabzon’da toplanan Kafkas Barış Komisyonu üyeliği.

1918 Genel Kurmay Genel Süvari müfettişliği.

Osmanlı Meclisi Trabzon mebusu.

Büyük Millet meclisi 1923 Trabzon mebusu.

Budapeşte Büyükelçisi 1924-1926

Sofya Büyükelçisi 1926-1930

Tahran Büyükelçisi 1930-1934

Tokyo Büyükelçisi 1936-1939

Berlin Büyükelçisi 1939-1942                                                                             Tip Rio dö Jeneiro Büyükelçisi 1947-1949

Bu kadar dolu bir kişiye 1942-1947 yılları arasında dört yıl yedi ay iş verilmeden atıl bir durumda ülkede tutuldu. Bence en büyük suçu  19 Mayıs 1919 yılında Atatürk’ün yanında Samsun’a çıkan 18 kurmaydan biri olması.Ve Berlin’den ayrılırken Hitler nadide bir hediye verir ve özel treni ile Alman sınırına kadar gönderir. Berlin’den gidişi hiç kimseye nasip olmayacak kadar görkemli olur.

İyi okumalar.

8 Nisa’n 2021

ESKİŞEHİR


19 Mart 2021 Cuma

Dante’nin İstanbul Cehennemi


 Dante’nin 

İstanbul Cehennemi

Cehennemin en sıcak yerine kim gidecek biliyor musunuz.

Osman Balcıgil’in

Destek  yayınları 6.baskı Aralık 2020 

296 sayfa

İtalyan kökenli bir ailenin oğlu olan Duran bir oyuncudur. Oyun Dante’nin 

“ İlahi komedya” sıdır. Kitap Duran, Burak,Gizem ve oyun yönetmeni Cebrail ile Erdoğan Bey arasında geçmekte. Oyun sanki İstanbul sokaklarında sahnelenmeden önce oynanmakta. Duran bazı şeylerin farkına varsada tanık olduğu dramlar, Dante’nin satırları kadar iç acıtıcı gelmekte. 

Gaga ve mahmuzları ile birbirlerini öldürmek için saldıran horozlar.

Otuz kuruş için hayatları sönenler ve yanında 30 milyon doları birkaç saniyede oyun oynayarak, kaybedenler.

Dinsel ayin yapıyoruz diye küçücük kız çocuklarını iğdiş edenler.

Parmak kadar çocukların organlarını çalmak için ameliyat masasına yatıranlar.

Üzerine benzin döküp kendini ateşe veren, yakınlarının  ideolojinin şehvetine kapılarak yanmaya terk edenleri İstanbul sokaklarında üç arkadaş ve Erdoğan bey ile şoförü yaşamakta. 

İtalya’dan oyun için gelen seçici kurul ile bu olaylar ve oyun çok güzel bir final yapmakta. Balcıgil’in kitapları her zaman favorilerim arasına girmektedir.

İstanbul Cehennemi, doğumunun 748. Yılında Dante’ye saygı olarak yazılmış.

İyi okumalar dileğiyle 

19/03/2021 ESKİŞEHİR

12 Mart 2021 Cuma

Parsel parsel


 PARSEL PARSEL

Murat Ağırel

Kırmızıkedi Yayınları

Birinci Baskı Şubat 2021 

268 say|a.

Melih Gökçek’in Keçiören ilçesi belediye başkanlığı ve daha sonra Ankara Büyük Şehir belediye başkanlığı döneminde yaptığı yolsuzluk ve başta FETÖ terör örgütü olmak üzere tarikatlara  aktarılan milyarlar  onların deyimi ile katrilyonların kitabını yazmış, Murat Ağırel.

Tarlada, fabrikada, okulda, kamuda, işyerinde namusu ile emek harcayan; harama, yalana, günaha bulaşmadan yaşamaya çalışan samimi Anadolu insanının kıt kanaat kaynaklarını arsızca, acımasızca yağmalayanların masum insanlarımızı kandıranların, emeğini çalanların ve onları kendi çıkarları için  sömürenlerin hesap vermesi için büyük emek vererek yazdığı bu kitabı her TÜRK insanı okumalı ve bu kitaptaki bilgiler ihbar kabul edilip kanunun harekete geçmesini bende bir Türk vatandaşı olarak canı gönülden istiyorum. Kim bilir ilerde bu satırları okuyanlar “ Evet hesap soruldu” derler.

Kitaptan bazı alıntılar yapayım ve harcanan ve görülen buzdağının görünen yüzü olduğunu kitabı okuyan herkes görecektir.

Yalnız ANKAPARK a harcanan para şu an tümü çürüdü ve çöp hurda bile değil. 

750 milyon Dolar yani güncel para ile 5,8 milyar Türk Lira.

Şehrin girişindeki süs kapılar 95,3 milyon Tl.

Eskişehir girişinde atıl kalan gökkuşağı:20 milyon lira

Samanyolu projesi: 19,5 milyon lira

Kedi heykelleri: 1 milyon lira

Robot heykeli : 326 bin lira

Metal Robot heykel: 2,1 milyon lira

 Hayvan heykelleri: 17,2 milyon lira 

Futbolcu heykelleri: 679 bin lira

 Işık palmiye: 398 bin lira 

1996 adet heykel: 25,4 milyon lira 

Kol saati heykeli: 1,5 milyon lira

Bunlar savcılığına intikal eden rakamlar, bu para bir araya  gelse ve güncel olarak pandemi ile işini kaybeden  315.547 kişiye bir yıl asgari ücret ödenebilirdi.

VE Birkişide çıkıp “siz kimsiniz nereden çıktınız” demedi Gökçek dönemi dipsiz bir kuyu.

Bu para ile neler yapılabileceğine bir kaç örnek daha verelim. 

2429 adet 8 derslikli ilköğretim okulu

1133 adet 24 derslikli ilköğretim okulu

1214 adet 300 kişilik pansiyon

5666 adet spor salonu yapılabilirdi.

Ağırel Ankara’nın hikayesini yazmış. Ankara’nın hikayesi bu ülkenin hikayesidir.

Neoliberaliz le siyasi İslamın politikaları arasına sıkışmış, tahrip edilmiş bir başkent. .

Ve Murat Ağırel’in kitabı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Nisan 1923 tarihinde Ankara ile söylediği sözle bitirmiş. Bu sözü kitabı okuyacaklara bırakıyorum. İyi okumalar.

12 Mart 2021 ESKİŞEHİR



6 Mart 2021 Cumartesi

Kara İblis Firarda

 Kara İblis Firarda

Osman Balçıklı

Karaca yayınları 1. Baskı

Ocak 2021

116 sayfa

Birkaç ağır kitabın sonunda Balcıgil’in kitabı dinlendirici geldi. 

Masal tadında bir polisiye kitabı. 1500 Lerin ortalarında yapılan  Mehmet Siyah Kalem’in yaptığı tablo ve onun çevresinde Amerika, İngiltere,Çin ve Türkiye’de gelişen olaylar ve İngiliz eski bir polis olan Axe’nin olayları çözmesi. 

Dinlendirici ve masal tadında bir kitap.

6 Mart 2021 

Eskişehir covid-19 ve koranalı günler.


3 Mart 2021 Çarşamba

Cumhuriyetin Sonbaharı


 Cumhuriyetin Sonbaharı

Kumpastan Tek Adam Rejimine

 Merdan Yanardağ

İkinci Basım

Kırmızıkedi Yayınevi

395 sayfa basıyılı 2020

Merdan Yanardağ 2011 yılında yayınladığı kitabı 2020 yılında Kırmızıkedi  yayınlarından genişleterek tekrar yayınlatmış ve elimdeki kitap ikinci baskısını yapmış.FETÖ ve ortağı AKP ile ortaklıklarını, Ergenekon ve benzeri davaları kitabında çok iyi işlemiş ve daha sonra kitabına almış olduğu Tek Adam Rejimini çok güzel işlemiş. FETÖ’nün adı malum kumpaslarından tutuklanan Askerler tutsak olduğu zindanlarda elliye yakın kitap yazdılar. Ben bunların enkaz kırkbeşini okudum. Okuduğum kitapların hiçbirinde bu tarz bir inceleme ve anlatım yok. Onun için dönem kitabı olmasına karşı herkese tavsiye edeceğim bir kitap. 

Kitabı giriş, önsöz ve giriş bölümünden sonra onüç bölüm olarak yazmış. Bölümler FETÖ terörteği örgütü yapılanması, ABD etki ve  desteği, haliyle 15 Temmuz darbe ve sonuçlarını çok güzel işlemiş.Sonuç olarak bütün iktidarlar gibi, eğer çok büyük ve ön görülmeyen doğal bir afet olmadığı sürece Erdoğan-AKP iktidarı kendiliğinden yıkılmayacaktır. Tam tersi Erdoğan iktidarı bırakmamak için direnecektir. 

3 Mart 2021. ESKİŞEHİR

Koronalı günlerden kısıtlı olarak kurtuluşumuzun ikinci günü.

25 Şubat 2021 Perşembe

Edebiyatçıların Kaleminden ATATÜRK


 Edebiyatçıların Kaleminden

ATATÜRK

Eren Erdem

Halk Kitabevi

Birinci basım 2020

176 sayfa.

İnternetten alınan kitapların incelenme gibi bir özelliği yoktur. Eğer kitabı kitapçıda görüp inceleseydim kesinlikle almazdım.

Genellikle Atatürk’ün sağlığında yazılan makalelerden oluşturulan kitabın çok az bir bölümü ölümünden sonra yazılan makalelerdir. Kitap o zamanın ağdalı dili ile yazılmış ve bu satırları yazdığımda yetmiş yaşımda olmama rağmen çoğunu anlamadım. 

Yinede kitaptan bir alıntı yapayım. Büyük kurtarıcı muhteşem destanın başlangıcında uzak bir yere gidiyormuş. Yorulmuş, yorgunluğunu gidermek için uzanınca Yaver çantalardan baş altısı ve kaputlardan da döşek yapmak istemiş. “ Yok, yok” demiş o yuvarlak taşı buraya kadar getirin, benim baş altım olacak döşek falanda istemez demiş ve şöyle bitirmiş

Bilmeliyiz ki biz şimdiden taşlar ve topraklar üzerinde yorgunluk gidermeye alışmazsak bu muazzam işin altından çıkamayız. 

Peyami Safa’nın yazılarından birinde söylediği şu söz hoşuma gitti. 

Küçük adamların şahsiyetini rütbeleri, büyük adamların rütbesini şahsiyetleri yapar. 

Blog sayfamda genellikle okuduğum kitapları tavsiye ederim, lakin bu kitap çok ağır ve günümüz  Türkçesinden çok uzak.

25 Şubat 2021  Eskişehir.

Koranalı günler.



23 Şubat 2021 Salı

Büyük Taaruz

 Büyük Taarruz

Selim Erdoğan

Dağlarda Tek Tek Ateşler Yanıyordu

Büyük Taarruz Atlas’ı   Ekim’le

İlk Defa Yayınlanan Harita ve Fotoğraflar.

Kronik Kitap Yanın evi

Birinci baskı Ocak 2021

368+64+2 sayfa 

Selim Erdoğan’a emeği için teşekkür ederim. Öncelikle belirtmek isterim ki Tarihe, kurtuluş şavaşına ilgi duyan herkes in okuması Gerekli bir kitap. Bizlere 26 Temmuz 1921 tarihi büyük gizlilik içinde atların ayaklarına bile çaputlar sararak taarruz geçip Yunan’ı İzmir’e kadar kovduk. Selim Erdoğan 26 Temmuz ile 1 Eylül  yedi günü bütün cepheleri ile yazmış. Aslında cephe sadece Afyon cephesi değil savaş cephesi tam 1000 kilometre. Yedi günde hangi cephede ne oldu? Hepsi Selim Erdoğan’ın kitabında. Kitap çok büyük araştırmalar neticesi yazılmış ve ilk defa karşılaştırmalı anlatım. Büyük Komutan Mustafa Kemal satranç tahtasında hamla yaparken Yunan cephesinde o hamleye verilen cevap kitapta anlatılıyor. 

Sakarya Savaşından onbir ay sonra 200 bin kişilik orduyu nasıl kurduğu,gerekli malzeme, teçhizat ve cephanenin nereden ve nasıl karşılandığını Sovyetler Birliğinden alınan yardım listesi ve koşulları, Fransa ve İtalya’dan satın alınan cephane listelerini görebilirsiniz. 

Şimdiye kadar hiç bir Türk kaynaklarında rastlanmayan, Yunan kaynaklarında rastladığı İki  Türk Pilotun Yunan tarafına  düşüp şehit olması ve Yunan’ın pilotlara yaptığı uygulamayı okuyuculara bırakıyorum. 

Altıncı günün özetini şu şekilde işlemiş Erdoğan; Yunanlılar tüm telefon ve telgraf hatları. koparıldığından ancak atlı posta ve kısıtlı telsiz ile haberleşmesine muhtaçlar. Daha şimdiden birbirlerinden haber alamayan üç gruba bölünmüş durumdadırlar. Yunan askerinin bütün direnci çantasındaki cephane, cebindeki konserve tükenene kadar sürecektir. İşte burada on senesini harp meydanlarında geçiren Türk subaylarının bilgi ve tecrübesi ortaya çıkar. 

Altıncı günün gecesi Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar harita üzerinde ellerinde kalemle Yunan Ordusunun kaderini tayin etmektedirler. 

Doğacak gün bir millete bağımsızlık, bir diğerine yıllarca sürecek çöküş getirecektir.


9 Şubat 2021 Salı

Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar

 Atatürk’ten

hiç yayınlanmamış anılar

 Prof.Dr. Yurdakul Yurdakul

Truva yayınları 

Ocak 2009  sekizinci baskı 240 sayfa.

Yurdakul yirmili yaşlarda genç çiçeği burnunda bir doktorken babası olan 

Halil Nuri (Yurdakul) Atatürk’ün yakınında olan bir subay ve daha sonra Sivil hayattaysa yakınında olmuş birisi ve Atatürk’ün kızkardeşin Makbule ile yakın n ilişkide olan bir aile. Yurdakul bu toplum içinde büyümüş ve babasının arkadaşlarına bu anıları yazmalarını söyleyince  hepsi “ Sen gençsin bu iş sana bir düşer sen yaz” demişler. Yurdakul o günden sonra not almaya başlamış. Cidden çok güzel ve okunası anılar var. Hele kitabın sonunda Mehmet Ali Birand’ın yaptığı proğramda Latife Hanım ve Atatürk ile ilgili söylediği bir cümleye ve yine yönetmen Halil Refiğ’e aynı konu üzerinde yazdığı mektuplar muhakkak okunması gereken tarihi notlardır. Yazıma kitabın sonundan başladım lakin kitabın tümünde Atatürk’e yakın kişilerin anılarından bahsetmeyip kitabı edinipte okuyuculara bırakıyorum. Kitapta Atatürk ile evlenme bahtiyarlığına ulaşmış Latife Hanım’ın Atatürk’ün Yaveri Salih Bozok’a yazdığı mektup İnan’ın insanın içini burkuyor. Yazımı Latife Hanım’ın mektubunda  söylediği bir cümle ile bitiriyorum.

GÜNEŞİN DEVAMLI IŞIĞI ALTINDA YAŞAYANLAR, UZUN BİR KARANLIĞIN NE MÜTHİŞ BİR UÇURUM OLDUĞUNU BİLEMEZLER.

8 OCAK 2021 Eskişehir. Koranalı günler.


4 Şubat 2021 Perşembe

Sü-Lâle Devri


 SÜ-LALE DEVRİ 

Mustafa Balbay

Halk Kitabevi

1. Basım 2016 , 231 sayfa.     

 

Balbay kitabın yazım yılı olan 2015’e kadar AKP iktidarını çok güzel özetlemiş. Tenkitlerin yanında Türkiye’de AKP iktidarının başarılı olduğu alanları da yazmış. Bunların başında algı operasyonları da geliyor. Eline geçirdiği medya gücüyle en kötü tabloyu bile pembeleştirebiliyor. Büyük bir başarısızlık olağanüstü bir başarı gibi gösterilebiliyor. 


Halkın daha iyiyi aramak yerine mevcutla yetinmesi sağlanabiliyor. İş dünyası gerçeği anlamak yerine dünyanın en iyi ekonomisi diye bir tablo çözebiliyor. Bütün bunların devamında toplumun en azından yarısı algı operasyonuna boyun eğip başka bir şey düşünemez hale geliyor. 

Süleyman Şah türbesinin Türkiye sınırındaki mayınlı araziye getirilebilmesi, özetlenen durumu bir kez daha gündeme getirdi. 

 Tüm dünya medyası Türkiye’nin Suriye’deki uluslararası hukukla kendisine ait olduğu onaylanmış bir toprak parçasından çekildiğini duyuruyor. 

 Üstelik çekilme sonrasında türbe olarak belirlediği yerin hukuksuz olduğunu işliyor; ama hükümet medyası şunu söylüyor: “ Dünya bize hayran...Tüm  dünya bize saygı duruşunda.”

Balbay Kitabında Nazım Hikmet gibi “serbest nazım” üslubu ile birde şiir kaleme almış. Bende bu şiirden bazı alıntılar yapayım.

İKTİ-DARDAKİ  AK BABA

Bugün gerçeklere gitmiyor elim

Masallar ülkesinde 


Bir varmış bir yokmuş

Memleketin birinde

Çare az dert çokmuş

Ahali aç, yönetenler tokmuş.

Ülkede şöyle uygulanırmış demokrasi: 

Benden olan millet, olmayan asi!

En tepedekinin adı Ak babaymış . 

Elinde kutsal kitap

Ondan vicdan beklemek boşuna çabaymış.

Arkasında devlet gücü

Cebinde haine

Vayy ona karşı çıkanın haline.

Memlekette seçimde yapılırmış

Ama sonuçlarını kabul edip etmemek

 Ak babaya bırakılırmış.

Gel zaman git zaman

Devran böyle sürmüş muntazaman.

Hep böyle olmuş siyasi kulvar

Ak baba onlara bakıp haykırırmış;

Bende ne çok kul var!

Halkla dengesini böyle kurmuş Akbaba:

Oyunu bana ver, gerisini koyver.

Sorunlarla kafa yorup kendini yorma.

Aldığın yardıma şükret,  enim adımı zikret.

Memleket edebiyatı denince hilal

Hazineden aslan payı denince Bilal

Halkta alışmış zamanla bu düzene

Garip bakmış vatan için kendini üzene.

Ak babaya yükseldiği yer yetmez olmuş.

Daha daha çok olmalıymış yetkisi

Dünyaya yayılmalıymış etkisi.

Bunun için Başkan olmalıymış.

.

.

.

.

.

.

Memleket yönetimi Ak babasını esiriymiş.

Ak baba da kaybetme korkusunun esiriymiş.

Bunu gören halk dönmüş şaşkına;

Bir çare bulun bulun Allah aşkına

Diktatörlüğün şu tarifi 

Bir kez daha bekliyormuş Arif’i

Bir kişinin milyonlara hükmetmesi,

Değildir diktatörlük.

Milyonların, bir kişinin zulmüne

Boyun eğmesidir diktatörlük.

4/2/2021 Eskişehir

Koranalı yıllar.








27 Ocak 2021 Çarşamba

Çanakkale’nin Unutulmaz Kahramanları


Atatürk'ten 57.Alaya       

 ismail Dükel   Halk Kitabevi 

1.Baskı 2017        

 219 Sayfa.       

              İsmail Dükel çok güzel bir kitap kaleme almış.  İnanın çoğu kez gözyaşları ile okuyorsunuz.  Dükel 90 adet başlık altında çok güzel anoktad ve birçok kaynaktan yararlanmış. Ben sizlere  gerek kitabın başında  gerek kitabın iç kısımlarında aldığı Cephe Doktoru Salih Beyin başından geçen olayı  anlatayım.                          "Ölüm her yerden geliyordu. Ķücücük  toprak parçası şu yerine kan içiyordu adeta. Feryatlar iniltilere karışıyor, bu can pazarında doktorlar  insanüstü  bir gayretle yaralı Mehmetcikleri tedavi ediyorlardı. İki gün aralıksız devam eden çarpışmalar nedeni ile Sargı Tepe'de binlerce yaralı yerlerde yatıyor ve sıranın kendisine gelmesini bekliyorlardı. Ümit kesilen Mehmetçiklerle fazla ilgilenilmiyordu.                  İşte o zor anlardan birinde Askeri Doktor Salih ( Dörtbudak'ın) önüne  bir asker bırakıldı. Şöyle bir baktı. Bir bacağı kopmak üzereydi, bağırsakları dışarıdaydı bu vatan evladının kurtulması mümkün değildi. Oysaki sonraki yaralıya zamanında müdehale edebilirse belki onu kurtarabilirdi. Böyle kararları  çoğu kez vermişti. Doktor Salih Bey, sedyecilere 'bunu kaldırı ' dediğinde sedyedeki yaralı ' bana dediğini duydu.              Önce sayıklıyor sandı yüzleri kan ve toprakla kaplı, yaşları  neredeyse aynı gençlerdi. Yaralı bir bir kez daha 'bana' dedi. See yabancı değildi. Salih bey dikkatle baktı, önündeki kendi oğluydu. Ama yapacak bir şey yoktu. Sarıldı öptü  yapacak birşey yoktu. Kan, toprak ve barut kokan yüzünü kokladı. Srara sedyecilere bir kez daha seslenip ' bu benim oğlum , kaldırın bir gölgeye koyun' dedi sonra gidip ilgilenecekti. Doktor Salih Bey ancak ertesi gün fırsat bulabildi. Ve oğlunun bırakıldığı yere gitti. Oğlu çoktan şehit olmuş ve toprağa verilmişti.

27 Ocak 2021 ESKİŞEHİR.

Koranalı günler.





22 Ocak 2021 Cuma

Baronların Savaşı

 Baronların Savaşı

Timur Soykan

Zindaşti Olayının Perde Arkası

3. Baskı 419 Sayfa

Kırmızıkedi yayınevi

Sokan son beş yılda ülkemizde uyuşturucu baronları arasında boy gösteren cinayetler zincirinin kitabı. Soykan  çok emek verdiği kitabı inanın Ahmet Ümit kitaplarını hatırlatıyor, tek eksiği " Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep" 

Soykan'ın kitabı Aganistan'dan yola çıkan uyuşturucu bir gemi içersinde bi yüz kilosu Yunanistan'da yakalanır. Daha sonra bir ton yine  Yunanistan'da bir depoda yakalanır. Malın sahipleri bunu Türkiyede yaşayan İran asıllı Naci Şerifi Zindaşti'den şüpheleniyor  ve onu öldürelim diye araçta bulunan Kızı ve şoförü karısının yeğeni öldürülür. Bununla başlayan cinayetler zinciri İstanbul, Dubai, İran, Inanamayacaksıniz ama Kanada' da işlenen cinayetler. Tabi ülkemizde kirli polisler, kirli siyasetçiler, büyük rüşvetler ve devlet içinde derin bataklık ve skandallar çok güzel ve belgeleriyle Soykan kitabında ıslemiş.

Cinayetlerin işleyenleri, azmettirenleri  elde sabit deliller varken siyasi kişilerin baskıları, baskılara göğüs gerekmeyen adelet ve tahliye sonucu 24 saat içinde ülkeden buhar olup uçanlar hepsi Timur Soykan'ın kitabında.

Kesinlikle okunması tavsiye edilen kitaplardan.

İyi okumalar.22/01/2021

ESKİŞEHİR





13 Ocak 2021 Çarşamba

MONTREUX MEYDAN MUHAREBESİ

MONTREUX MEYDAN MUHAREBESİ 

BİR DİPLOMASİ SAVAŞI

Dr. Murat BURGAÇ

Tarihci Kitabevi

Birinci baskı: Ekim 2020

544 Sayfa.

Montre Boğazlar Sözleşmesi: boğazları savunmak o zaman başkent "İstanbul idi" i savunmak, başkenti savunmak ülkeyi savunmak demekti. 1923 Lozan konferansından sonra boğazların gayri askeri olması demek ülke kapısının açık olması demekti.

Bunun için 1933 yılından itibaren 1936 yılında büyük mücadele verilerek  imzalanan sözleşmeyi Dr.Murat BURGAÇ Hoca çok güzel ve okunaklı olarak yazmış.  Esas konu italya'nın - Habeşistan'a  ve Japonya'nın - Mancurya'ya saldırıp zaptetmesi  Lozan konferansında alınan bazı kararları boşa çıkarmıştır.1936 yılının Haziran ayında bir araya gelen 9 ülkenin yetkili diplomatları veya bakanları tam bir diploması savaşı verdiler. Tabi büyük aktör  ingiltere ve boğazlarda söz hakki  olsun isteyen SSCB "Rusya" aralarında Türkiye'yi temsil eden zamanın Dış  İşleri Bakanı Tevfik Rüştü ARAS  arasında büyük mücadeleler geçmiştir. Bu mücadeleyi günbegün 

Kitabında çok güzel anlatmış.

Biraz olsun diplomasi, dış siyaset, tarihe ilgi gösterenler muhakkak bu kitabı okumalı.

Sözleşme 20 Temmuz 1936 yılında  katılımcı 9 ülkenin temsilcileri ile saat 22.00 de imzalanmıştır. İmza sonucu Aras " Montre Senedinin sorunların diploması yoluyla çözüleceğine dair umudunu yitirmiş olan pek çok yüreğe cesaret verdi" gini söylüyerek konuşmasına başlamış.

Konuşma yapan İngiltere adına Lord Stanley, SSCB Adına Litvinoff, Romanya adına Titulesco, Japonya adına Şato, Fransa adına Poul Bonjour, Bulgaristan adına Nicolaev ve Yunanistan adına Politis konuşma yapmış ve  bu konuşmalarda Türkiye'nin başarısını ve diplomasi zaferini kutlamışlar. Kitaptan bahsederken şu maddeler şöyle diye almadım lakin Lozan Sözleşmesinde bağıtlanan askersizlik bir boğazları kesin kabul etmedik ve her isteyen savaş gemisi elini kolunu sallayarak boğazlardan geçemeyeceğini  istedik ve elde ettik. Bu ve buna benzer tüm  bilgiler Murat Hocanın kitabında. Ve  Türkiye, Montreux Konferansı'ndan yalnızca egemenlik, güvenlik ve kısmen de maden kazanç  sağlıyarak değil ; aynı zamanda " MONTREUX Siyaseti" nın mimarı bir ülke olarak, Dünya siyasetindeki saygınlığını bir kat daha artırarak çıkmıştır. 

13 / 01 /2021 ESKİŞEHİR