
Bundan sonra okuduğum kitapların küçük bir kritğini yapmak için bu sayfayı hazırlamaya karar verdim. Derler ki; "Bir Amerikalı bu kadar, bir İngiliz şu kadar kitap okurken 6 Türk'e bir kitap düşer.". Bu yüzden 2016 yılında okuduğum kitapların seceresini tuttum ve artık bu sayfada onlara ulaşabilirsiniz.Umarım paylaşımlarımı beğenerek takip edersiniz
Hakkımda
- Musa Apaydın
- Ben Musa APAYDIN, 14 Aralık 1950 Kars'ta doğdum. İlköğretimimi Sarıkamış Erenler ilkokulu ve Sivas Halil Rıfat Paşa ilkokulunda, ortaöğrenimimi Sivas Demir ortaokulunda, Lise eğitimimi Eskişehir Atatürk Lisesinde tamamladım. Ardından TCDD'de 1 sene memurluk ve sonra ETİ Bozüyük'te işe başladım. 1981 yılında Mihriban hanımla hayatlarımızı birleştirdik. 2 çocuğum var, büyük oğlum Eskişehir Bahçeşehir Lisesinde Edebiyat bölümü zümre başkanı, küçük oğlum ise Pamukkale Üniversitesi Tıp fakültesinden mezun oldu. Bilecik’in Osmaneli ilçesinde doktorluk yaptıktan sonra Kalp ve Damar cerrahisi uzmanlık eğitimi için Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde asistanlık yapmakta.
Sayfamı ziyaret edenler
3 Aralık 2019 Salı
Lozan
Lozan
Diplomat İnönü 1922 – 1923
Alev Coşkun
Kırmızı Kedi Yayınları
Birinci baskı Temmuz 2019
Kesintiler de dikkate alınırsa, Lozan Konferansı çok uzun sürmüş olan uluslar arası bir konferanstır Konferansın tüm ayrıntılarına girmeden, bilimsel metodoloji temelinde, belgelere dayalı , yansız ve nesnel olarak Alev Coşkun kitabına almış.
Kitap yayınlandığı 2019 yılı ve öncesi Türkiye’de Lozan tartışmaya açılmış ve başta CB olmak üzere Lozan için zafer değil hezimet olarak tanımlamaktadır. Coşkun bu kitabında tümü dış kaynak ve Türk kaynaklarından faydalanarak yazdığı bu kitap 750 adet dip nottan oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk İnönü’yü Lozan’a göndermek için önce Dışişleri Bakanı yapar. Ve heyet oluşturulur. Heyetin kimler tarafından oluştuğunu kitabı okuyanlara bırakıyorum. Konferansa katılan ülkeleri sıralıyayım. Türkiye, İngiltere, Fransa, Yunanistan, İtalya, Romanya, Yugoslavya, Japonya, Sovyetler Birliği, Bulgaristan ve Gözlemci olarak katılan ABD.
Lozan’da Türk delegasyonu, adeta tüm çevresi düşmanla sarılmış bir adada tutsak kalmış azınlık durumundaydı. Atatürk’ün dediği gibi ‘’Lozan Barış Masasında ele alınan konular son üç dört yılın konuları değil yüzyılların hesabı görülüyor.’’ Bu kadar pis hesapların içinden çıkmak elbette o kadar kolay ve basit olmayacaktı.
20 Kasım l922 yılında başlayan konferans kesintilerle 24 Temmuz q1923 yılında sona ermiştir. Şimdi bu konferanstan Coşkun’un kitabından aldığım bazı notları sizinle paylaşayım.
İsmet Paşa’nın anılarından ‘’Uzlaşmaz tartışmalarını devam ettiği bir gün İnönü’nün sert tutumu üzerine İtalyan Diplomat Montagna İsmet Paşa’ya’ sizi protesto ediyorum ‘ der İsmet Paşa ‘Ben protesto nedir bilmem’ der İtalyan ‘ne bilirsin’ der Bunun üzerine İnönü ‘Böyle protesto ettim mi bir saat sonra savaşa tutuşuruz.’ Der
Konferansın baş aktörü İngiliz delegasyonu başkanı Lord Curzon’dur. Curzon Anadolu’daki Yunan yenilgisini, Çanakkale’de İngilizlerin uğradığı kötü durumu ve Türk Ulusçularının Mudanya’da sağlamış oldukları zaferi kendisine yediremiyordu. İsmer paşa ABD delegesi hakkında ise şöyle demektedir ‘’En sakındığım şey tarafsız düşmandır’’. Konuya daha geniş ve yakından bakmak için Lozan konusunda ahkam kesen kapasitesiz sözde Aydınlar o günlerin dış basınına bir göz atmalarında fayda var.
1922 Aralık ayının ortalarından 1923 ocak ayı sonuna kadar Ankara -Lozan arasında gidip gelen telgrafları ve gidip gelen raporları okumak bile Lozan’da neler döndüğünü, oradaki havanın ne derece sert ve gergin olduğunu göstermeye yeterlidir.
4.2.1923 Tarihinde konferansa ara verilir. İnönü oteline döndüğünde etrtaFINI Türk gazeteciler sardılar. Ne olduğunu öğrenmek istiyorlardı. İnönü ‘’Hiçbir şey bize esareti kabul ettiremez.’
Lozan konferansı’nın ikinci evresi 23 Nisan 1923 Pazartesi günü yeniden başladı. Müttefiklerini çizgisi şöyleydi.
1.Türkiye – Yunanistan arasında tazminat davası.
2.kapitülasyonlar konusu.
3.Osmanlı Borçları
4.Boğazlar konusu.
5 Musul konusu ‘’Bu konu daha sonra Türk ve İngilizler arasında özel konu olarak ele alındı’’
Eğer benzetme ağır kaçmazsa Lozan’daki durum adeta bir ipte karşılaşan iki inatçı cambazın durumu gibiydi. İnönü yeni devletin ekonomik bağımsızlığı için mücadele ederken Avrupa devletleri de parasal çıkarları için uğraşıyordu.
Bu bölümde ise Konferansla ilgili söylenen ve yazılanlara azda olsa değinelim.
Lord Curzon gerek İngiliz parlamentosunda, gerekse yazılı basında müthiş eleştirilere maruz kalmış Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı McNeill şu söylemini Parlamento tutanaklarına geçirdi. ‘’ Tarihte ilk defa kendi gerçek toprakları üzerinde halkı tamamen Türk olan bir devlet ortaya çıktı’’
Yunanistan’ın Eski Dışışleri bakanı G.Streict Lozan konusunda şu itirafta bulundu ‘’Yoksulluk, imkansızlık, mahrumiyet, hatta ölümün yenemediği Türk azmi Lozan’da başarıya ulaşmıştır.’’ Bu sözde bizde kanından şüphe ettiğim Lozan bir hezimettir diyen sözde aydınlara kapak olsun.
Hilal’in haç’a darbesi, batı dünyası için bir yenilgi sembölü, Türk’leri avrupadan kovamadık tam aksine Türkleri Avrupalılaştırdık, Türkler Boğazların efendisi olarak kaldılar, Lozan İngilizler için bir bozgundur. Gibi yüzlerce söylev, makale manşet Avrupa da ve dünyada yankılandı.
Birtanede bizden verelim. Prof . Cahit Kayra Serv Dosyası kitabında şöyle der. ‘’ Eğer Kurtuluş Savaşı olmasaydı, eğer Lozan Barışı antlaşması olmasaydı, eğer cumhuriyet kurulmasa idi , eğer mustafa Kemal olmasaydı Türkiye Serv Anlaşması ile kendine biçilen utanç verici giysinin içinde kuruyup gidecekti’’
Yine dönelim İngiliz Arşivlerine ve son söz olarak bitirelim. İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee Lozan gerçeğini şöyle belirtiyor. ‘’Bu düelloda kazanılan başarının en büyük onur payı, kulağı ağır işiten fakat her şeyi son derece iyi hesaplayan inatçı devlet adamı ve asker İsmet Paşa’ya ait bulunmaktadır.’’

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder