6 Haziran 2018 Çarşamba

Aşil'in Topuğu FETÖ'nün ''O Gece''si

Aşil'in Topuğu FETÖ'nün ''O Gece''si

Mustafa Önsel

Alibi Yayıncılık

8. Baskı Kasım 2016

230 sayfa



Mustafa Önsel'in bu okuduğum üçüncü kitabı. Kitaba başlamadan önce Ergenekon'un hızlı olduğu dönemlerde daha hayatta olan 1917 doğumlu annem Gülcihan Apaydın'ın Fetö Çetesinin onurlu ve şerefli subaylarına yaptığı zulüm ile söylediği ve Semih Çetin Paşa'nın ikinci kitabında da anamın hala terk etmediği azeri şivesiyle ''ayoğul bunların Mustafa Kemal'in askerlerine yaptığını ne Ermeniler yaptı ne Ruslar'' anamın o zaman bu deyişine çok büyük anlamlar yüklememekle birlikte yapılanların hoş şeyler olmadığını anlıyordum. Ta ki Mustafa Önsel'in kitaplarını okumaya başladıktan sonra anamın altıncı hissiyle yapılanların anamın dediğiyle doğru orantılı olduğunu gördüm. 

Kitaba gelince, kitap 15 Temmuz gecesini ve bir sonraki gününü makaleler şeklinde anlatmış. Fetöcüleri tarif ederken şu paragrafı kurmuş : ''Kocaman devlet aygıtı bunları tespit etmekte zorlanmış. Çünkü her devre, her duruma uyum gösterebilen alışılmamış örgütsel bir yapı söz konusudur. Bazen milliyetçi, bazen Atatürkçü, bazen sosyal demokrat hatta sosyalist, çoğu zaman muhafazakar ve alnı secdeye değen, her zaman çalışkan, eli ayağı düzgün bir profil çizmişler. Onlarla çalışanlar onların çalışmalarından çoğunlukla memnun kalmıştır''.

15 Temmuz öncesinde birçok Fetullahçılarla irtibatta olduğu bilinen kişilerce fısıltı halinde kamuoyuna yayılan ''TSK'da çok etkiniz'' , 'çoğu general bizden'', ''generaller Hoca Efendi'ye haber yollamışlar, her şeyi yapacak güçteyiz demişler.'' söylentilerini duyuyoruz.

Bunları yazar da zaman zaman dile getiriyor ve ''Fetö'cü ne kadar general ve amiral var?'' sorusuna ''general ve amiral toplam sayısının üçte biri yani en az 110'' demiştir.

15 Temmuz gecesi yazar Ankara'dadır ve eşiyle vedalaşır. O vedayı şöyle tanımlar: ''Biz ölümcül vedalara 'veda' diyorduk, tatile giderkenki ayrılıklara değil...''.

Beyinleri ipotek altına alınmış düşünceleri iğdiş edilmiş Fetö yandaşları o gece olanları 1. ağızdan ve gördükleriyle çok güzel anlatmış yazar. Ve o geceyi şöyle tanımlıyor : '' ülkem rezil oldu. Üniformasını onurla taşıdığım ordum rezil oldu, Balkan Harbi'nden bu yana duyduğumuz en büyük utançla karşı karşıyaydık.'' diyor. Bugün aynı duyguyu yaşıyor olan yazarımız çektiği acının yarısını ''Balyoz ihaneti nedeniyle hapiste kaldığım 3,5 yılda çekmemiştim. Hele hele TBMM'yi bombalayan uçaklar, halka ateş eden tanklar, Çengelköy'de Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerine halk akarşı silah kullandıran subayları görünce onurlu bir subay utançtan başka ne duyabilir'' diyor.

Fetö'cü olduğu belirlenen subayların ordu içine nasıl ne zaman kimin sayesinde girdikleri çok güzel anlatılmış.

Hele 15 Temmuz gecesi Bornova Jandarma Tugayı Komutanlığı'nda komutan postası olan 1994 Bafra doğumlu er Emre Ev'in yaptıklarını, başarısını Fetö'cü subayların İzmir'de kıllarını kıpırdatamamaları tek kelimeyle bu erin sayesinde olmuştur. '' Er rütbesindeki bir asker olan Emre Ev dokunmuştur kışlaya. O gece İzmir'de kanlı bir gece yaşanmadıysa bunda albay Semih Okyar'ın yanısıra er Emre Ev'in katkısı da çok büyüktür''.

Kitabın son bölümünde çok ilginç itirafçı olan subayların ifadeleri vardır. Fetö'nün en kuvvetli olduğu alan TSK'ydi. TSK'de başarısız olmaları tarihteki tıpkı Aşil gibi, tek ölümcül yerinden yani topuğundan vurulmuştu.

Son söz olarak bir amiralin ifadesi alınırken savcının ''artık her şey bitti, bildiğin her şeyi anlat ki sana yardımcı olalım'' demesi üzerine Foça'daki Amfibi Birliğin Komutanı olan Amiral Halil İbrahim Yıldız'ın ifadesi şöyledir, ''görünen bu dünyamın bittiğidir. Her şeyi anlatırsam Hoca Efendi beddua eder. O zaman öbür dünyam da biter''. Artık gerisini siz düşünün.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder