26 Mart 2019 Salı

Metastaz

MetastazBarış Pehlivan

Barış Terkoğlu

Kırmızı kedi Yayınevi 6. Basım Şubat 2019 İstanbul 254 sayfa. 


Öncelikle size Metastaz ne demek onu anlatayım. Yunanca’’ Meta’’ birsonraki ‘’statis’’ yer değiştirme anlamındadır. Kanserli hücrelerin bulundukları doku dışında doğrudan yada kan ve lenf damarları ile başka bölgelere sıçramalarına verilen isimdir. Barışların kitabı Fetö terör örgütünün yapmış olduğu 15 Temmuz kanlı darbenin ardından bugüne kadar pek az kişi hali hazırda düzeni tarife girişmişti. Evet Türkiye Cumhuriyeti’nin kılcal damarlarına yeniden başka tarikatlar örgütleniyordu. O tarikatların üniforma giymiş müritleri, devletin yeni sahipleri olmak için sabırla , sezsizce, gizlice bekliyordu.

Yeni Tarikatımızın adı Menzil ve hükümet içinde en büyük müridi Sağlık Bakanı Recep Aktağ. Ankara’da bebek ölümleri (2008 yılı) çoğalınca Menzil Şeyhi Abdulbaki’yi arayarak ‘’Bir istihareya yatarmısın ‘’ ricasında bulunmuş. Barış’ların kitabının ilk bölümü devlete özellikle Sağlık bakanlığına sızan Menzil tarikatini anlatmaktadır.

Kitabın ikinci bölümü ise mevcut yargımız ve yargımızın düştüğü durum ve tutuklu para babaları Fetöcülerin ellerini kollarını sallayarak tahliye olmalarını çok güzel anlatmışlar. Şimdi ben bu anlatımlar ile bazı olayları kısa ve tanıtım amacıyla yazacağım. Düşünün Devletin yargısı ve polisi , halen Fethullaccı Terör Örgütüne üye olmakla ve örgütü finanse etmekle suçlanan bir işadamıyla işbirliği yapıp, başka bir tarikatın müridi olan görevdeki bir yargı mensubuna suçüstü yapmak durumuna düşmüştü. Evet çok acıydı !

Biraz kafanızı karıştırayım ; Tahliye ettiği Fetö şüphelisi işadamlarını tutuklatan savcıya Fetö’cü diyen hakimi Fetö soruşturmasında rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının ‘’rüşvet alan bir Fetö’cü’’ olduğunu iddia ettikten sonra tutuklanan hakim Fetö’den tutuklandı. Kitabın kilit noktalarından sayfalarca anlattığı ‘’ FETÖ Borsası’’ Fetö’den para ile kurtulma furyası, artık dedikodu değil savcılıkta kalın bir dosya, cezaevinde bir koğuş, poliste bir operasyon sırasıydı. Fetö Borsası suçlamasıyla bir savcı Yargıtay’da sanık sandalyesinde oturacaktı. Barış’lar Gülen’in sanıklık serüvenini mahkeme mahkeme incelemiş, şu tesbiti yapmışlar. Fetö’ye karşı ülkenin bağışıklık sistemi sayılabilecek isimler birer birer yok edilirken, ötekiler yükselmek için Fetö’ye tutundular. Ve bugün oturdukları koltukların sıcaklığının yarısını Fetö’ye borçlular. Kitapta bugün Yargıtay’ın başında olan İsmail Rüştü Cirit’in Fetö ile ilgili kayırma , kollama kulis ve aldırdığı kararları okuyunca ‘’Vaybe bu adamın Yargıtay’da ne işi var hemde başında’’ diyeceksiniz. Bugün İsmail Rüştü Cirit’e dair deliller sıradan bir vatandaşta olsa, sizce şimdi nerede olurdu. Şimdi Diyanet’in başında olan Ali Erbaş’ın Fetö ile dansı,



Adil Öksüz’le kankalığını ilgi ile okuyup ‘’Vaybe sen neymişsin be ALİ ‘’ diyeceksiniz. Bu kadar yazılan çizilen cemaat ile yapılan savaş züğürdün çenesini yorabilir. Zira unutmamamız gereken, Gülen’in önünde eğilen zenginler bir savcının önünde eğilmek zorunda kalmadılar.

Kitabın son parağrafını bende aynen size aktarayım. Erdoğan’ın bu konuşması bir yol haritası oldu mu? Yani bugün , tıpkı dün gibi ‘’Allah’’ dedikleri için müsamaha gösterilenler yok mu? Aynı menzile farklı yollardan gidiyoruz, inancıyla yeni Fetö’lere destek olunmuyor mu? Hukuk içinde imtiyazlılar düzeni yeniden kurulmuyor mu? Geçmiş dönemin günahlarına en çok bulaşanlar bugün en tepelere çıkmıyor mu?

Erdoğan’ın sorduğu bu soruları ve yanıtlarını bu kitabın her saifesinde okuyup şaşıracak, vay be diyecek bu pisliğe bulaşan kişilerin Erdoğan’ın dediği gibi en tepelerde olduğunu okuyacaksınız.

Tarihin en zor yazım şekli yaşarken yazmaktır. Zira yazan el, bakan göz, analiz eden akıl nesnesiyle hareket halindedir. Barışlar zoru yapmışlar


 PUBLISH OR PERISH


1 yorum:

  1. Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.

    YanıtlaSil